Parainfluenza viruslar memeliler ve kanatlılarda infeksiyonlara neden olan önemli bir etkendir. Köpeklerde ITB ve ICRDC hastalığının oluşumunda önemli rol oynar. Köpek parainfluenza virusu (canine parainfluenza virus=CPIV) Paramyxoviridae familyasında yer alan Paramyxovirinae familyasına ait RNA’lı bir virusdur. İlk olarak 1960’lı yıllarda solunum bozukluğu olan köpekte saptanmıştır. Antijenik yönden maymun (SV5), domuz, sığır, koyun ve kedi parainfluenza viruslarına benzerdir. Genetik olarak domuz parainfluenza virusu ile %99.3, maymun parainfluenza virusu ile %98.5 ve insan parainfluenza virusu ile %59.5 benzerlik saptanmıştır. Virusda bulunan V proteininin interferon sentezini engellediği ve dolayısıyla infeksiyonunun gidişinin bu protein tarafından yönlendirildiği vurgulanmaktadır.
Parainfluenza virusu çok bulaşıcı bir virusdur ve solunum yoluyla direkt temas sonucu bulaşır. Virus girişinden sonra 8-10 gün süreyle virus saçımı söz konusudur.
Köpek populasyonu ve yoğun barındırma bulaşmada önemli rol oynar. Barınaklarda çabuk yayılır ve kontrolu zordur. Barınaktaki köpeklerden alınan trakeal örneklerde %19.4, akciğer örneklerinde ise % 9.6 oaranında saptanmıştır. CAV-2, distemper ve parainfluenza aşısı yapılmış olmasına rağmen barınaklarda kontrol altına alınamaması dikkat çekilmesi gereken bir noktadır.
Kedi, hamster ve kobaylar köpek parainfluenza virusu ve maymun parainfluenza virusu ile doğal olarak infekte olabilmektedir. Afrika’da vahşi yaşam süren 44 türden 22 sinde Köpek parainfluenza virusu antikorları saptanmıştır. İlginçtir ki, köpek parainfluenza virusu ve maymun influenza virusuna benzer virusların insanları da infekte edebildiği yönünde bulgular vardır.
Parainfluenza virusu genellikle 2 haftalık ve daha yukarı yaştaki köpeklerde infeksiyona neden olmaktadır. Virus nazal mukoza, farinks ve trakeada çoğalabilmektedir. Beliritler genellikle 2-8 gün içinde ortaya çıkar. Genlikle 6 gün süren orta şiddette belirtiler görülür. Ancak diğer patojenlerle beraber olması belirtilerin çeşidi ve şiddetinde artışa neden olur. Komplike olmayan olgularda çok az yükselen ateş, derinden gelen kuru öksürük, akışkan nazal akıntı, farinjit ve tonsillit görülür. Komplike olan olgularda, immunyetmezliği olanlarda ve aşılanmamış yavrularda belirtiler şiddetlidir ve ateş, letarji, iştahsızlık ve pnömoni tablosu görülür. Köpek parainfluenza virusu sinir sistemi bozukluğu olan köpekte de saptanmıştır ve bu virusa CPI+ denilmiştir. Bu virus deneysel olarak köpeğe verildiğinde akut ensefalitis oluşturmuştur.
Parainfluenza virusu infeksiyonlarının tanısı serolojik (hemaglutinasyon inhibisyon, virus nötralizasyon), moleküler yöntemler (RT-PCR) ve virus izolasyonu (laringeal veya nazofaringeal swab) ile yapılmaktadır.
Köpekleri parainfluenza virusu infeksiyonlarından korumak amacıyla attenue aşılar geliştirilmiştir. Diğer viral etkenlerle kombine edilmiş parenteral aşılar mevcuttur. Yavru köpeklerin aşılanmasına özen göstermek gerekir. Özellikle yoğun populasyonlar ve barınaklarda aşılamaların düzenli ve zamanında yapılması gerekmektedir. İyi havalandırma sistemi, iyi bakım ve besleme koşulları, hijyen, temizlik ve dezenfeksiyon korumada önemlidir.
Kaynak:
İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi Ders Notları
Commenti